8. Söz/1, Sh 18 | Hak din olmazsa, dünya bir zindan olur; dinsiz insan en bedbaht mahluktur
Listen now
Description
SEKİZİNCİ SÖZ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ اَللّٰهُ لَٓا اِلٰهَ اِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ٭ اِنَّ الدّ۪ينَ عِنْدَ اللّٰهِ الْاِسْلَامُ Şu dünya ve dünya içindeki rûh-u insanî ve insanda dinin mâhiyet ve kıymetlerini; ve eğer dîn-i hakk olmazsa, dünya bir zindan olması; ve dinsiz insan en bedbaht mahlûk olduğunu; ve şu âlemin tılsımını açan ve rûh-u beşerîyi zulümâttan kurtaran يَٓا اَللّٰهُ ve لَٓا اِلٰهَ اِلَّا اللّٰهُ olduğunu anlamak istersen, şu temsîlî hikâyeciğe bak, dinle. Eski zamanda iki kardeş uzun bir seyahate beraber gidiyorlar. Gitgide, tâ yol ikileşti. O iki yol başında ciddî bir adamı gördüler. Ondan sordular: “Hangi yol iyidir?” O dahi onlara dedi ki: “Sağ yolda kanun ve nizâma tebeiyet mecbûriyeti vardır. Fakat o külfet içinde bir emniyet ve saadet vardır. Sol yolda ise, serbestiyet ve hürriyet vardır. Fakat o serbestiyet içinde bir tehlike ve şekāvet vardır. Şimdi intihâbdaki ihtiyâr sizdedir.” Bunu dinledikten sonra, güzel huylu kardeş sağ yola تَوَكَّلْتُ عَلَي اللّٰهِ deyip gitti. Ve nizâm ve intizâma tebeiyeti kabul etti. Ahlâksız ve serseri olan diğer kardeş, sırf serbestlik için sol yolu tercîh etti. SAYFA 19 Zâhiren hafif, ma‘nen ağır vaz‘iyette giden bu adamı hayâlen ta‘kîb ediyoruz. İşte bu adam, dereden tepeden aşıp, git gide, tâ hâlî bir sahrâya girdi. Birden müdhiş bir sadâ işitti. Baktı ki, dehşetli bir aslan meşelikten çıkıp ona hücum ediyor. O da kaçtı. Tâ altmış arşın derinliğinde, susuz bir kuyuya rast geldi. Korkusundan kendini içine attı. Yarısına kadar düşüp, el İşte şu adam sû’-i fehminden, akılsızlığından anlamıyor ki, bu âdî bir iş değildir. Bu işler tesâdüfî olamaz. Bu acîb işler içinde garib esrâr var. Ve pek büyük bir işleyici var olduğunu intikāl etmedi. Şimdi bunun kalbi ve ruh ve aklı şu elîm vaz‘iyetten gizli feryâd u figān ettikleri halde, nefs-i emmâresi güya bir şey yokmuş gibi tecâhül edip, ruh ve kalbin ağlamasından kulağını kapayıp, kendi kendini aldatarak bir bahçede bulunuyor gibi, o ağacın meyvelerini yemeye başladı. Hâlbuki o meyvelerin bir kısmı zehirli ve muzır idi. Bir hadîs-i kudsîde, Cenâb-ı Hakk buyurmuş: اَنَا عِنْدَ ظَنِّ عَبْد۪ي ب۪ي Yani, “Kulum beni nasıl tanırsa, onunla öyle muâmele ederim.” İşte bu bedbaht adam sû’-i zan ile ve akılsızlığıyla, gördüğünü âdî ve ayn-ı hakîkat telakkî etti. Ve öyle de muâmele gördü ve görüyor ve görecek. Ne ölüyor ki kurtulsun, ne de yaşıyor. Böylece azab çekiyor. Biz de şu meş’ûmu bu azabda bırakıp döneceğiz. Tâ öteki kardeşin hâlini anlayacağız. İşte şu mübârek, akıllı zât gidiyor. Fakat biraderi gibi sıkıntı çekmiyor. Çünkü güzel ahlâklı olduğundan güzel şeyleri düşünür. Güzel hülyalar eder. Kendi kendine ünsiyet eder. Hem biraderi gibi zahmet ve meşakkat çekmiyor. Çünkü nizâmı bilir, tebeiyet eder. Teshîlât görür. Âsâyiş ve emniyet içinde serbest gidiyor. İşte bir bahçeye SAYFA 20 rast geldi. İçinde hem güzel çiçek ve meyveler var. Hem bakılmadığı için murdar şeyler de bulunuyor. Kardeşi dahi böyle birisine girmişti. Fakat murdar şeylere dikkat edip meşgul olmuş, midesini bulandırmış, hiç istirahat etmeden çıkıp gitmişti. Bu zât ise, “Her şeyin iyisine bak!” kaidesiyle amel edip murdar şeylere hiç bakmadı. İyi şeylerden iyi istifâde etti. Güzelce istirahat ederek çıkıp gidiyor. Sonra gitgide bu dahi evvelki biraderi gibi bir sahrâ-yı azîmeye girdi. Birden hücum eden bir aslanın sesini işitti, korktu. Fakat biraderi kadar korkmadı. Çünkü hüsn-ü zannıyla ve
More Episodes
On Beşinci Söz’ün Zeyli Yirmi Altıncı Mektub’un Birinci Mebhası بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪ بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ...
Published 11/22/24
Published 11/22/24
Altıncı Basamak: Beşer ve cin, nihâyetsiz şerre ve cühûda müsteid olduklarından, nihâyetsiz bir temerrüd ve bir tuğyân yaparlar. İşte bunun için Kur’ân-ı Kerîm öyle i‘câzkâr bir belâgatle ve öyle âlî ve bâhir üslûblarla ve öyle gālî ve zâhir temsîller ve meseller ile ins ve cinni isyandan ve...
Published 11/21/24