15. Söz’ün Zeyli/1, Sh 53 | Şeytanla Münazara | Kur’ân’a tarafsız nazar şıkk-ı muhalifi kabüldür
Description
On Beşinci Söz’ün Zeyli
Yirmi Altıncı Mektub’un Birinci Mebhası
بِاسْمِه۪ سُبْحَانَهُ
وَاِنْ مِنْ شَيْءٍ اِلَّا يُسَبِّحُ بِحَمْدِه۪
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ وَاِمَّا يَنْزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللّٰهِ اِنَّهُ هُوَ السَّم۪يعُ الْعَل۪يمُ
Huccetü’l-Kur’ân ale’ş-Şeytân ve Hizbihî. İblîsi ilzâm, şeytanı ifhâm, ehl-i tuğyânı iskât eden Birinci Mebhas: Bîtarafâne muhâkeme içinde Şeytan’ın müdhiş bir desîsesini kat‘î bir sûrette reddeden bir vâkıadır. O vâkıanın mücmel bir kısmını on sene evvel Lemeât’da yazmıştım. Şöyle ki:
Bu risâlenin te’lîfinden on bir sene evvel, Ramazân-ı Şerîf’de İstanbul Bâyezîd Câmi‘-i Şerîfi’nde hâfızları dinliyordum. Birden, şahsını görmedim, fakat ma‘nevî bir ses işittim gibi bana geldi. Zihnimi kendine çevirdi. Hayâlen dinledim, baktım ki, bana der: “Sen Kur’ân’ı pek âlî, çok parlak görüyorsun. Bîtarafâne muhâkeme et. Öyle bak. Yani bir beşer kelâmı farz et, bak. Acaba o meziyetleri, o ziynetleri görecek misin?” dedi. Hakîkaten ben de ona aldandım. Beşer kelâmı farz edip öyle baktım. Gördüm ki, nasıl Bâyezîd’in elektrik düğmesi çevrilip söndürülünce ortalık karanlığa düşer. Öyle de, o farz ile, Kur’ân’ın parlak ışıkları gizlenmeye başladı. O vakit anladım ki, benim ile konuşan Şeytan’dır. Beni vartaya yuvarlandırıyor. Kur’ân’dan istimdâd ettim. Birden bir nûr kalbime geldi. Müdâfaaya kat‘î bir kuvvet verdi. O vakit şöylece şeytana karşı münâzara başladı. Dedim: “Ey Şeytan! Bîtarafâne muhâkeme, iki taraf ortasında bir vaz‘iyettir. Hâlbuki hem senin, hem insandaki senin şâkirdlerin dediğiniz bîtarafâne muhâkeme ise, taraf-ı muhâlifi iltizâmdır. Bîtaraflık değildir. Muvakkaten bir dinsizliktir. Çünkü Kur’ân’a kelâm-ı beşer diye bakmak ve öyle muhâkeme etmek, şıkk-ı muhâlifi esas tutmaktır. Bâtılı iltizâmdır. Bîtarafâne muhâkeme değildir. Belki bâtıla tarafgîrliktir.” Şeytan dedi ki: “Öyle ise, ne Allah’ın kelâmı, ne de beşerin kelâmı deme. Ortada farz et, bak.” Ben dedim: O da olamaz. Çünkü münâzaun fîh bir mal bulunsa, eğer iki müddeî birbirine yakın ise ve kurbiyet-i mekân varsa, o vakit o mal, ikisinden başka birinin elinde veya ikisinin elleri yetişecek bir sûrette bir yere bırakılacak. Hangisi isbat etse, o alır. Eğer o iki müddeî birbirine gayet uzak, biri maşrıkta, biri mağribde ise, o vakit kaideten ‘sâhibü’l-yed’ kim ise, onun elinde bırakılacaktır.
SAYFA 54
Çünkü ortada bırakmak kābil değildir. İşte Kur’ân, kıymetdar bir maldır. Beşer kelâmı Cenâb-ı Hakk’ın kelâmından ne kadar uzaksa, o iki taraf o kadar, belki hadsiz birbirinden uzaktır. İşte serâdan süreyyâya kadar birbirinden uzak o iki taraf ortasında bırakmak mümkün değildir. Hem ortası yoktur. Çünkü vücûd ve adem gibi ve nakîzayn gibi iki zıddırlar. Ortası olamaz. Öyle ise Kur’ân için sâhibü’l-yed taraf-ı İlâhîdir. Öyle ise onun elinde kabul edilip öylece delâil-i isbâta bakılacak. Eğer öteki taraf, onun Kelâmullâh olduğuna dâir bütün burhânları birer birer çürütse, elini ona uzatabilir. Yoksa uzatamaz. Heyhat! Binler berâhîn-i kat‘iyenin mıhları ile Arş-ı A‘zam’a çakılan bu muazzam pırlantayı, hangi el bütün o mıhları söküp, o direkleri kesip onu düşürebilir? İşte ey şeytan! Senin rağmine ehl-i hak ve insaf bu sûretteki hakîkatli muhâkeme ile muhâkeme ederler. Hatta en küçük bir delilde dahi Kur’ân’a karşı îmânını ziyâdeleştirirler. Senin ve şâkirdlerinin gösterdiği yol ise, bir kerre beşer
Altıncı Basamak: Beşer ve cin, nihâyetsiz şerre ve cühûda müsteid olduklarından, nihâyetsiz bir temerrüd ve bir tuğyân yaparlar. İşte bunun için Kur’ân-ı Kerîm öyle i‘câzkâr bir belâgatle ve öyle âlî ve bâhir üslûblarla ve öyle gālî ve zâhir temsîller ve meseller ile ins ve cinni isyandan ve...
Published 11/21/24
Dördüncü Basamak: Bütün âlemlerin Rabbi ve Müdebbiri ve Hâlik’ı olan Zât-ı Zülcelâl’in, ahkâmları ayrı ayrı pek çok nâmları ve ünvanları ve esmâ-yı hüsnâsı vardır. Meselâ, Ashâb-ı Nebî safında küffâra karşı muhârebe etmek için melâikeleri göndermesini iktizâ eden hangi isim ve ünvan ise, o isim...
Published 11/20/24