Description
Merhaba, ilk bölüme hoş geldin.. Bu bölüm mükemmeliyetçilere adandı. Ben de onlardan biriyim, daha doğrusu öyleydim. Bir noktada hayatım boyunca mükemmel olmaya çalışarak kendime şiddet uyguladığımın farkına vardım ve oyun değişti.
Ben tam olarak değişmedim ama artık yola çıktım. Mükemmel olmaya çalışmaktan ‘yeterince iyi’ ülkesine doğru bir yolculuk bu.
Yaşadığımız zamanın ruhu bizi imkansız olan bir gerçekliğe çekiştiriyor.
Bütün dünya muhteşem hayatlar ve pürüzsüz tenlerini dünyaya gösterirken, nasıl bir çamura bulaştıklarının farkında değiller.
Bakın yanlış anlamayın ben de o çukurdayım. Gözlerimin altındaki halkaları değil onları bir dokunuşla yok eden filtreleri tercih ediyorum.
en harika en şöyle en böyle yani en mükemmel hallerimi paylaşmak istiyorum.
Ama ne yazık ki, bu mesele bizi güzelleştiren filtrelerden ve hava attığımız tatil fotoğraflarımızdan çok daha derin ve karmaşık.
Mükemmelliyetçiler buraya lütfen…
Sizinle kendi sürecimde farkına vardığım önemli bir bilgiyi paylaşmak istiyorum. Dikkatinizi çekmek istediğim şey: mükemmel olsun’un arkasında saklanan o sinsi duygu: utanç!
Mükemmelliyetçilikle savaşmayı bırakıp üstüne spot yakmamız gereken alan bu; utanç duygusu. Tamamiyle gerçek dışı bir arzu olan kusursuzluk arayışının temelinde utanç duymaktan korkmak yatıyor. Onunla nasıl çalışılacağını, nasıl bir bakış açısıyla ‘yeterince iyi’ ülkesine yolculuk yapılacağını bölüm içinde canlı canlı gösterdim.
Hazır olanlara ilham olması dileklerimle..