Sinemada "Yabancılaşma" Kavramı: Kış Işığı Örneği
Listen now
Description
Sinemanın işlevi ister öyküsel olsun isterse deneysel dünyayı inancı restore etmektir. Lakin bu kesinlikle dünyevileşme değildir. Özellikle iki dünya savaşından sonra bu dünyaya inancı kalmayan insanın yaralarını iyileştirici bir tavrı vardır sinemanın. Deleuze’nin dünyaya olan inançsızlık meselesi özellikle sinemada birbirinden kopuk insan ilişkileri ve eylemlerine yansımıştır. Bu aslında yerini bir şekilde Marx’tan beri süregelen haliyle, Camus ya da Sartre gibi düşünürlerin etkisinde kalmış, “yabancılaşma” kavramı ile açıklanabilir. İnsan ve dünya arasındaki kopuk ilişkinin tamir edilebilmesi için öyküsel anlatımın ötesine ihtiyaç duyulmuştur. Özellikle 1844 El Yazmaları’nda Marx yabancılaşan emekten bahseder. Ürün emeğin karşısına dikilir der. Emeğin ürünü maddeleşmiş emektir. Bu emeğin nesnelleştirilmesidir. İşçi için bir süre sonra hakikatin yitirilmesi, nesneye kölelik ve yabancılaşma hatta başkalaşma ortaya çıkacaktır.  Mesela İngmar Bergman’ın Kış Işığı filmini örnek alalım: Filmdeki rahibin cemaati ve inancı yoktur. İnançsız rahip tam bir modern seküler dindarı tanımlamada biçilmiş kaftandır. Bu kişi kendi içsel evreninde ve dünyanın genel durumu ile ilgilidir. Genelde bu karakterler orta sınıf entelektüellerden oluşur. Para sıkıntısı çekmeleri istenmeyen bir durumdur. Yeryüzü bir cehennemdir. Tanrı sessizdir. Bergman’da özellikle Sartre’nin bahsettiği varlığın ortasındaki hiçlik kavramlarını görebiliriz. Modern insanın yalnızlığı klişeye dönüşür. Bergman bu haliyle Kierkegaard’tan çok Sartre’ye yakındır. Bizim formüllerimiz vardır, dünyaya uydurmaya çalıştığımız ve uymadığında feryat figan ettiğimiz. Dünya artık bu şekilde bizim kanunlarımıza göre dönen bir hal alır. Formüllerimizi değiştirecek kanıtlarımızı bize hangi kaynak kazandırabilir? Kanıt mı? Oysa gönlümüz kanıtlanamaz olanın peşindedir. Peşindedir çünkü verili olanlar içimize sinmiyor artık. İnanmak için veri istiyoruz.
More Episodes
İkinci bölümü İsmet Özel’in sanat ve siyaset bağlamında ele aldığı fayda kavramı ile açıyoruz. Biz kendi izlenimlerimizi metinden yola çıkarak paylaşmaya devam edeceğiz. Şu var ki ortada sanatçı ya da siyasetçi diyebileceğimiz kişiler var mı? Bu nedenle de başlığa bir “vesaire” eklenmiş. Yani...
Published 11/13/23
Published 11/13/23
Andreas Balint Kovacs, Modernizmi Seyretmek, çev. Ertan Yılmaz Andrey Tarkovsky, Mühürlenmiş Zaman, çev. Füsun Ant Roland Barthes,Camera Lucida: Fotoğraf Üzerine Düşünceler, çev. Reha Akçakaya Gilles Deleuze, Sinema I-II “Hareket İmge”, “Zaman İmge” Andre Bazin, Sinema Nedir?, çev. İbrahim Şener
Published 10/28/23