Homo Ludens: Oyun İnsanı ve Krizler Çağı
Listen now
Description
Huizinga[1]oyunun insanın en ciddi özelliklerinden olduğunu söylemişti. Arapça’da “leibe” salya ve tükürük anlamına gelen oyun kelimesi daha çok sahih olmayan ile ilgilidir. Maksadı sahih olmayan iştir. Yoksa devasa bir kültür meydana getirmek mümkün olmazdı. Kültür bir oyundur. Muhteviyatını oyunla güçlendirir. Latince formu “ludus” ki Huizinga’nın kitabında Mehmet Ali Kılıçbay “ludique” kelimesini oyunsal diye karşılamıştır. Oyun, kurgu (fiction) olduğu için sahih değildir; insanı bir noktadan sonra da tükettiği için kültüreldir. Kültürel olan kitlesel bir balon oluşturur. Bu balon bizi tükettiği gibi hiç patlamayacakmış gibi tüm gökyüzünü kaplayabilir. Oyun tüm o erilliği ile belirler jargonunu. Oyun kısırdır. Sonu gelmez döngünün içine hapseder bizi. Akıl dışı olmaya davet eder. Kendini yitirmeye çağırır. Kendisine ait olmayan bir başkası yaratır. Kriz çağı nedir? The Age of Crisis, özellikle Hobsbawn gibi metot tarihçilerinin içinde yaşadığımız çağı tanımlarken başvurdukları kavramlaştırmadır. Marcel Duchamp’ın pisuvarından Andy Warhol’un teneke kutusuna kadar hali pür melalimiz ufukla aramızdaki mesafenin yitimidir. Diktatörlerin türeyişinden sanat manifestolarındaki can sıkkınlığı. Yaşamın, ölümün rafa kaldırılışıyla birlikte bütünlüğünden koparılarak küflü parçalara ayrılması. Führer’in kırmızı bitimsiz halısı bilinçlerimize bant çekiyor. Bu bitimsizlik ve parça bütün kopukluğu aklımızın olabildiğince ideolojikleştirilerek yaşayan ölülere dönmesine neden oldu. Şimdi burada olmayan insan için din bir aparat misyonu üstlendi. Modernizm post modernizme bir şekilde evrilse bile bu bizce abartılı bir kavramsallaştırma olsa da toplum giderek daha da toplumsallaşıyor, akıl giderek daha da fazla kanaatlere feda ediliyor. Bu arada din de omurgasızlık ve Rousseaucu ritüel içinde eriyip tükeniyor. Johan Huizinga, Homo Ludens Oyunun Toplumsal İşlevi Üzerine Bir Deneme, çev. Mehmet Ali Kılıçbay, 6. Baskı, Ayrıntı Yayınları, İstanbul 2017 Eric Hobsbawn, Kısa 20.Yüzyıl
More Episodes
İkinci bölümü İsmet Özel’in sanat ve siyaset bağlamında ele aldığı fayda kavramı ile açıyoruz. Biz kendi izlenimlerimizi metinden yola çıkarak paylaşmaya devam edeceğiz. Şu var ki ortada sanatçı ya da siyasetçi diyebileceğimiz kişiler var mı? Bu nedenle de başlığa bir “vesaire” eklenmiş. Yani...
Published 11/13/23
Published 11/13/23
Andreas Balint Kovacs, Modernizmi Seyretmek, çev. Ertan Yılmaz Andrey Tarkovsky, Mühürlenmiş Zaman, çev. Füsun Ant Roland Barthes,Camera Lucida: Fotoğraf Üzerine Düşünceler, çev. Reha Akçakaya Gilles Deleuze, Sinema I-II “Hareket İmge”, “Zaman İmge” Andre Bazin, Sinema Nedir?, çev. İbrahim Şener
Published 10/28/23