7. Lem'a/2, Sh 24 | Sulh-u Hudeybiye'nin büyük bir fetih olacağının Sure-i Fetih'de ihbarı
Listen now
Description
Mühim Bir Suâl: Fahrü’l-Âlemîn ve Habîb-i Rabbü’l-Âlemîn Hazret-i Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın Sahâbelerinin, müşrikîne karşı Uhud’un nihâyetinde ve Huneyn’in bidâyetinde mağlûbiyetlerinin hikmeti nedir? Elcevab: Müşrikler içinde, o zamanda saff-ı Sahâbede bulunan ekâbir-i Sahâbeye, istikbâlde mukābil gelecek Hazret-i Hâlid gibi çok zâtlar bulunduğundan, şânlı şerefli olan istikbâlleri nokta-i nazarında bütün izzetlerini kırmamak için, hikmet-i İlâhiye, hasenât-ı istikbâliyelerinin bir mükâfât-ı muaccelesi olarak mâzîde onlara vermiş, bütün bütün izzetlerini kırmamış. Demek hazırdaki Sahâbeler, müstakbeldeki Sahâbelere karşı mağlûb olmuşlar. Tâ o müstakbel Sahâbeler, berk-ı süyûf korkusuyla değil, belki bârika-i hakîkat şevkiyle İslâmiyet’e girsin ve o şehâmet-i fıtriyeleri çok zillet çekmesin. Üçüncüsü: لَا تَخَافُونَ kaydıyla ihbâr ediyor ki: “Sizler emniyet-i mutlaka içinde Ka‘be’yi tavâf edeceksiniz.” Halbuki, Cezîretü’l-Arab’da bedevî akvâmın çoğu düşman olmakla beraber, Mekke etrafı ve Kureyş kabîlesinin kısm-ı a‘zamı düşman iken “Yakın bir zamanda hiç havf edilmeden Ka‘be’yi tavâf edeceksiniz” diye ihbârıyla; Cezîretü’l-Arab’ı itâat altına almaya ve bütün Kureyş’in İslâmiyet içine girmesine ve emniyet-i tâmme vaz‘ edilmesine, delâlet ve ihbâr eder. Aynen haber verdiği gibi vukūa gelmiştir. SAYFA 25 Dördüncüsü: هُوَ الَّذ۪ٓي اَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدٰي وَد۪ينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَي الدّ۪ينِ كُلِّه۪ kemâl-i kat‘iyetle ihbâr ediyor ki: “Resûl-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm’ın getirdiği din, umum dinlere galebe çalacak!” Halbuki o zaman yüz milyon tebeası bulunan Nasârâ ve Yahûdî ve Mecûsî dinleri, Roma, Çin ve İran hükûmeti gibi, yüzer milyon tebeası bulunan cihangîr devletlerin edyân-ı resmiyeleri iken, kendi küçük kabîlesine karşı tam galebe edememiş bir vaz‘iyette olan Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm’ın getirdiği dini, umum dinlere gālib ve umum devletlere muzaffer olacağını ihbâr ediyor. Hem gāyet vuzûh ve kat‘iyetle ihbâr ediyor. İstikbâl, o haber-i gaybîyi, Bahr-i Muhît-i Şarkî’den Bahr-i Muhît-i Garbî’ye kadar İslâm kılıcının uzamasıyla tasdîk etmiştir.
More Episodes
Sekizincisi: Seyrânî’dir. Bu zât, Husrev gibi Nûra müştâk ve dirâyetli bir talebem idi. Esrâr-ı Kur’âniyenin SAYFA 47 bir anahtarı ve ilm-i cifrin mühim bir miftâhı olan tevâfukāta dâir Isparta’daki talebelerin fikirlerini istimzâc ettim. Ondan başkaları, kemâl-i şevk ile iştirâk ettiler. O zât,...
Published 11/25/24
Published 11/25/24
Dördüncüsü: Muhâcir Hâfız Ahmed’dir. O kendisi söylüyor: “Evet, ben i‘tirâf ediyorum ki: Hizmet-i Kur’âniyede âhiretim nokta-i nazarında ictihâdımda hatâ ettim. Hizmete fütur verecek bir arzuda bulundum. Şefkatli, fakat şiddetli ve keffâretli bir tokat yedim. Şöyle ki: Üstâdım yeni îcâdlara, yani...
Published 11/24/24