15. Söz'ün Zeyli/5, Sh 58 | Kur'ân umum kitapların fevkindedir ve Hâlik-ı Kâinat'ın kelâmıdır
Description
Elhâsıl: On Dokuzuncu Mektub’un On Sekizinci İşareti’nde denildiği gibi; nasıl kulaklı âmî tabakası i‘câz-ı Kur’ân fehminde demiş: “Kur’ân, bütün dinlediğim ve dünyada mevcûd kitaplara kıyâs edilse, hiçbirisine benzemiyor. Ve onların derecesinde değildir.” Öyle ise, ya Kur’ân umumunun altındadır. Veya umumunun fevkınde bir derecesi vardır. Umumun altındaki şık ise, muhâl olmakla beraber, hiçbir düşman, hatta şeytan dahi diyemez ve kabul etmez. Öyle ise, Kur’ân umum kitapların fevkındedir. Öyle ise mu‘cizedir. Aynen öyle de, biz de ilm-i usûl ve fenn-i mantıkça sebir ve taksîm denilen en kat‘î bir huccetle deriz: Ey şeytan! Ve ey şeytanın şâkirdleri! Kur’ân, ya Arş-ı A‘zam’dan, İsm-i A‘zam’dan gelmiş
SAYFA 59
bir kelâmullâhtır. Veyahud hâşâ, sümme hâşâ, yüz bin kerre hâşâ yerde sahtekâr ve Allah’dan korkmaz ve Allah’ı bilmez, i‘tikādsız bir beşerin düzmesidir. Bu ise ey şeytan, sâbık huccetlere karşı bunu sen diyemedin ve diyemezsin ve diyemiyeceksin. Öyle ise bizzarûre ve bilâ-şübhe, Kur’ân Hâlik-ı Kâinât’ın kelâmıdır. Çünkü ortası yoktur ve muhâldir ve olamaz. Nasıl ki kat‘î bir sûrette isbat ettik, sen de gördün ve dinledin.
Hem Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm, ya Resûlullâh’dır ve bütün resûllerin ekmeli ve bütün mahlûkātın efdalidir. Veyahud hâşâ, yüz bin def‘a hâşâ Allah’a iftirâ ettiği ve Allah’ı bilmediği ve azabına inanmadığı için i‘tikādsız, esfel-i sâfilîne sukūt etmiş dîvâne bir beşer farz etmek (Hâşiye) lâzım gelir ki, bu ise ey İblîs, ne sen ve ne de güvendiğin Avrupa feylesofları ve Asya münâfıkları bunu diyemezsiniz ve diyememişsiniz ve diyemeyeceksiniz. Çünkü bu şıkkı dinleyecek ve kabul edecek dünyada yoktur. Onun içindir ki, güvendiğin o feylesofların en müfsidleri ve o Asya münâfıklarının en vicdansızları dahi diyorlar ki: “Muhammed-i Arabî (asm) çok akıllı idi. Çok güzel ahlâklı idi.” Madem şu mes’ele iki şıkka münhasırdır. Ve madem ikinci şık muhâldir. Ve hiçbir kimse buna sâhib çıkmıyor. Ve madem kat‘î huccetlerle isbat ettik ki, ortası yoktur. Elbette bizzarûre senin ve hizbü’ş-şeytanın rağmine olarak, bilbedâhe ve bihakk’ılyakîn, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâm Resûlullâh’dır. Ve bütün resûllerin ekmelidir. Bütün mahlûkātın efdalidir.
عَلَيْهِ الصَّلَاةُ وَالسَّلَامُ بِعَدَدِ الْمَلَكِ وَالْاِنْسِ وَالْجَٓانِّ
Şeytanın ikinci küçük bir i‘tirâzı: Sûre-i قٓ وَالْقُرْاٰنِ الْمَج۪يدِ i okurken مَا يَلْفِظُ مِنْ قَوْلٍ اِلَّا لَدَيْهِ رَق۪يبٌ عَت۪يدٌ ٭ وَجَٓائَتْ سَكْرَةُ الْمَوْتِ بِالْحَقِّ ذٰلِكَ مَا كُنْتَ مِنْهُ تَح۪يدُ ٭ وَنُفِخَ فِي الصُّورِ ذٰلِكَ يَوْمُ الْوَع۪يدِ ٭ وَجَٓائَتْ كُلُّ نَفْسٍ مَعَهَا سَٓائِقٌ وَشَه۪يدٌ ٭ لَقَدْ كُنْتَ ف۪ي غَفْلَةٍ مِنْ هٰذَا فَكَشَفْنَا عَنْكَ غِطَٓائَكَ فَبَصَرُكَ الْيَوْمَ حَد۪يدٌ ٭ وَقَالَ قَر۪ينُهُ هٰذَا مَا لَدَيَّ عَت۪يدٌ ٭ اَلْقِيَا ف۪ي جَهَنَّمَ كُلَّ كَفَّارٍ عَن۪يدٍ Şu âyetleri okurken şeytan dedi ki: “Kur’ân’ın en mühim fesâhatini, siz onun selâsetinde ve vuzûhunda buluyorsunuz.
Hâşiye: Kur’ân-ı Hakîm, kâfirlerin küfriyâtlarını ve galîz ta‘bîrâtlarını ibtâl etmek için zikrettiğine istinâden, ehl-i dalâletin fikr-i küfrîlerinin bütün bütün muhâliyetini ve bütün bütün çürüklüğünü göstermek için, şu ta‘bîrâtı farz-ı muhâl s
On Yedinci Söz’ün İkinci Makamı
(Hâşiye)
Bırak bîçâre feryâdı belâdan, gel, tevekkül kıl.
Zîrâ feryâd, belâ ender hata ender belâdır bil.
Belâ vereni buldunsa, atâ ender safâ ender belâdır bil.
Bırak feryâdı, şükür kıl mânend-i belâbil, demâ keyfinden güler hep gül mül.
Ger bulmazsan, bütün...
Published 11/26/24
ON YEDİNCİ SÖZ
Bu söz iki âlî makam ve bir parlak zeyilden ibârettir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ ٭ اِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَي الْاَرْضِ ز۪ينَةً لَهَالِنَبْلُوَهُمْ اَيُّهُمْ اَحْسَنُ عَمَلًا ٭ وَاِنَّا لَجَاعِلُونَ مَا عَلَيْهَا صَع۪يدًا جُرُزًا ٭ وَمَا الْحَيَاةُ الدُّنْيَٓا اِلَّا...
Published 11/26/24