Mehmet Yaşin bu haftaki programda hala aklından çıkmayan Alaska gezisini anlattı. Geziyi “karavan”la gerçekleştiren Yaşin, Türkiye’de karavan kültürünün zayıflığına dikkat çekti ve karavan turizminin ekonomiye katkısını detaylı şekilde anlattı... Yolculuğa Alaska, Anchorage’dan başlayan Yaşin, elindeki tur kitabı yardımıyla rotasını belirleyip kuzeye doğru yola çıkmış. Tur kitabında her görülecek yerler hem de kamp yerleri detayları ile anlatıldığı için bir sıkıntıları olmamış. Yola çıkmadan önce bir süpermarkete uğrayıp karavanlarını etten süte her türlü gıdayla doldurmuşlar elbette. Karavanlarda buzdolabı, sıcak su, banyo ve tuvalet olduğu için yol boyunca hiçbir sıkıntıları olmamış. Karavanda biriken tuvalet atığı ve suları da karavan parklarında düşük bir ücret karşılığı özel boşaltım yerlerine aktarmışlar. Benzer bir uygulama Göcek’te tekneler için de yapılıyor ve limana dönmeden kirli atıklarınızı, yağ atıklarınızı atık teknesine aktarabiliyorsunuz. Bu sayede açık denize çıkmanız gerek kalmıyor. Karavan, Avrupa’da e özellikle Kuzey Amerika’da çok yaygın bir turizm şekli. Gerek emekliler, gerekse çocuklu ailelerin tercih etti bir tatil şekli. İnsanlar karavanı ya kiralıyor veya satın alıyor. Bütün yılı karavanda geçiren ve sürekli sıcak bölgelere seyahat eden emekli çiftler bile var. Türkiye’de ise karavan hem pahalı, hem de vergisi yüksek. Bu nedenle çok yaygın değil. Yemeklerini karavanda pişiren Yaşin, elbette Alaska mutfağını özellikle ünlü somon ve yengecini tatmış. Elbette Kaliforniya şarapları eşliğinde. Ayı ve geyik eti de yemiş ama tadını çok beğenmemiş, biraz ayı sucuğunun lezzetini sevmiş. Yol boyu gerek karavan kamplarında, gerekse küçük kasabalarda konaklayan Mehmet Yaşin, ömür boyu anısını zihninde taşıyacağı mükemmel bir gezi gerçekleştirmiş.