Bu bölümde mahalle tekellerinden öğrendiğim gizli(!) bilgileri paylaşıp, çocuk aklımla yaşadığım seçimleri anlatıyorum. Afiyet olsun... ***Düzeltme*** Tip Çanakkale'den aday çıkarmış. Tekelden yanlış tüyo almışım. Ama yine de bu bölümü silmiyorum. Bazen böyle yanlışlıklar olur. Affınıza sığınıyorum dostlar.

İnsanın kendini sansürlemesi ne kötü... Ayrıca hayatsızlık da kötü bi' şey... Ama bu aralar hayatsız bi' hayat yaşamak istiyorsam belki de doğrusu budur. Hadi gelin dertleşelim biraz. Niye bu kadar savaşıyoruz her şeyi oldurmak için? Salalım gitsin, biraz da verimsiz yaşayalım...

Bu bölümde hepinizin huzurunda yetişkinlikten istifa ediyorum. İstifa dilekçemi özenle hazırladım. Çünkü yetişemiyorum artık hayata... ^^ Nedenini, nasılını detaylarıyla anlattım. İsteyen işleme alıp beni böyle kabul eder, isteyen beni yetişkin gibi algılamaya devam edip hayal kırıklığına uğrar...

14. bölümün 15. bölümden sonra geldiği podcast serim tüm saçmalığıyla devam ediyor. Bu bölümde hayatı zorlaştırma gurusu olarak karşınızdayım. Dinlerken tütsü yakmaya ihtiyacınız olabilir. 

14. bölüm nerede? 14. bölümü kaybettim, Sherlock Holmes ve Müge Anlı'yla görüşüyorum. O sırada siz 15. bölümün tadını çıkarın. Sıkışmışlık Festivali'nde partileyin. 🍸🎉 Keyfiniz bol olsun.

Gusto diye tabir edilen rafine zevklerimi bu krizde hayatta tutmaya ve onlar sayesinde hayata, işime tutunmaya çalışıyorum. Maksat kendimi şımartmak işte. #Sucukisthenewgusto

8 Mart hakkında 8 dakika düşünelim dedim 11 dakika oldu. Konumuz, ataerkil bir toplum ateşine ataerkil odunlar atmak.

14 Şubat nam-ı diğer Sosyal Medyada Sevgililikle İlgili Bir Şeyler Paylaşma Gününüz kutlu olsun. Bugün 14 Şubat olduğu için duygusal bağlardan bahsediyorum. Ama duygusal bağların saçma olanları üzerine kafa yoruyorum.

Her şeye sinirlenmeyi normalleştiriyorum kendimce. Böyle düşününce sinirim geçiyor. Bu bölümde dertsiz hayatımda dert yaratma kabiliyetimle karşınızdayım. 

Kusuruma bakmazsanız bu aralar çok mutluyum. O yüzden bu bölüm biraz günah çıkarma bölümü oldu. Neredeyse bir aydır yeni bölüm yayınlamadığım için çektiğim vicdan azabından arınıyorum. Merak etmeyin melankoli yine var. Podcast yazmak, başlı başına melankolik bir şey zaten.

Sanırım ben yanlışlıkla bu berbat ekonomimizin bug’ını buldum. Bu dönemde hayatta kalmanın tek yolunu açıklıyorum arkadaşlar: TAKAS! Detayları bölümde anlatıyorum. Bu krizde hayatta kalmak isteyenler için şahane bir rehber oldu bence bu bölüm.

Geçen bölümün dilekleri bu bölümde gerçek oldu. Pazar melankolisinin en neşeli ve hayvansever bölümüne hoş geldiniz.

Self - Sabotaj'dan başlayan bir bölüm nasıl aşık olma isteğine evrilebilir? Dinlerseniz anlayacaksınız. Bu Pazar çuvaldızı kendime batırırken sisteme isyan etmeyi unutmadım. Aşık olmak nasıl bir histi? Unuttuk. Hatırlamak isteyenleri bekliyorum.

Beynimizi tatile göndersek süper olmaz mıydı? Hepimiz tükendik, hepimiz yıprandık. Beyinler iptal. Beynimizin tatile gitme hakkı yok mu?

Yerli yersiz bir sürü klişeye maruz kalıyoruz. Bunları biraz sesli düşünmek istiyorum. Bu bölümde klişelere isyan ediyorum, hazırsanız başlayalım.

Bu pazar size bir sorum var: bu aralar tanıdığınız ve sıfır kaygısı olan bi' insan var mı hiç hayatınızda? Benim yok. Bu bölüm biraz ülke ekonomisinden dem vuruyorum. Yazık bize ya. :(

Uyurken de uyanırken de kafamızda var olan düşünceler hem uyku performansımızı hem de kalktığımızda günün nasıl geçeceğini belirliyor. bu bölümde isyanım yatış-kalkış saatlerimizi belirleyen sisteme!

Pazartesi sendromu nedir? Pazar melankolisi ne ifade ediyor? Ben kimim? Kimsenin dinlemeyeceğini düşündüğüm bir podcast kaydetmek nasıl bir his? İlk bölümde bunlardan bahsediyorum. Gelin beraber düşelim melankoli çukuruna...

İlk bölümü kaydederken seni birinin dinleyeceğine nasıl emin olabilirsin ki? Olamazsın. O yüzden kimse dinlemeyecekmiş gibi anlattım...

İlk bölümü kaydetmek kendi kendine konuşmak gibi biraz absürd. Dinlerseniz, kendimi deli olmadığıma ikna edicem. Teşekkürler!