Description
Müslümanlardan bir kısmı “İslâm dini akıl ve mantık
dinidir” diyerek, aklı ve düşünceyi kendilerine din ve yol
gösterici olarak kabul etmişlerdir. Bunlardan bir kısmı da
dinin birçok vecibelerini yerine getirdikleri halde ilim zannettikleri, oysa ki hayalden öteye gitmeyen ilimleri, noksan
bilgileri ve maddeci akıllarıyla, başta müçtehid imâmları,
selef ve halef ulemasını beğenmemekte ve onları taklid
etmeyi büyük bir eksiklik saymaktadırlar. Bunlar, salih selefin kitaplarını okumaktan ve anlamaktan aciz oldukları
halde, onların yerlerini almak, her Mü’min’in kalbinde bulunan sevgi ve güven tahtına oturmaya çalışmaktadırlar.
Bunların gayeleri yüce dine hizmet etmek değildir.
Oysa bu mukaddes davaya gerçekten hizmet edenler,
bu ümmetin en salih, en verâ sahibi, en muttaki insanları
idiler. Özel hayatları yoktu, insanları kapılarından kovmaz
veya onlardan hele de alimlerden hiç mi hiç kaçmazlardı.
Zira aldıkları ilim, takvâ ve terbiye böyle davranmalarını
gerektiriyordu. İsmet (günahsızlık) iddiaları olmadığı gibi
Ehl-i Sünnet de peygamberlerden başka hiçbir kimsenin
masum olmadığını bilmekte ve inanmaktadırlar. Bu davanın erleri Allâh (c.c.)’dan başkasına kul olmadılar. Mukaddes davâlarını makâma, şana, şöhrete ve menfaate
satmadılar. Allâh (c.c.) cümlesinden razı olsun. Bu ümmet
onlara şükran borçludur.
(Mehmed Çağlayan, Ehl-i Sünnet ve Âkâidi, s.13)
MECELLE KÂİDESİ ÖĞRENELİM!
Kâide 34: Alınması memnu’ olan şeyin, vermesi dahi
memnu’ olur. Misal: Faiz geliri elde etmek haram olduğu
gibi borç alıp faiz ödemek de caiz değildir.
Kâide 35: İşlenmesi memnu’ olan şeyin istenmesi
dahi memnu’ olur. Misâl: Zulmetmek, rüşvet vermek men
edildiği gibi birisinden bunları yapmasını istemek de men
edilmiştir, caiz değildir
Hâkk Teâla hazretleri; “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Onlar insanlardan bir şey ölçüp
aldıkları zaman, tam ölçerler. Fakat kendileri onlara
bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.” (Mutaffifîn s. 1-3) buyurmaktadır. Dolayısıyla
ölçü ve tartının tam...
Published 05/06/24
Yahya Kemal diyor ki; Türkler yalnız mekânı değil, zamanı da fethetmesini bilen bir millettir. Nitekim Rumeli’yi
alıyorlar, biz burada yedi asır oturacağız diyorlar ve
oturuyorlar. Mısır’da dört yüz sene kalacağız diyorlar
ve kalıyorlar. Halbuki zamanı fethedemeyenler, gittikleri
yerde pâyidâr...
Published 05/05/24