Episodes
Hâkk Teâla hazretleri; “Ölçüde ve tartıda hile yapanların vay hâline! Onlar insanlardan bir şey ölçüp
aldıkları zaman, tam ölçerler. Fakat kendileri onlara
bir şey ölçüp yahut tartıp verdikleri zaman eksik ölçüp tartarlar.” (Mutaffifîn s. 1-3) buyurmaktadır. Dolayısıyla
ölçü ve tartının tam olmasına özen gösterilmelidir. Hatta
herhangi bir hak gaspına mahâl verilmemesi için satıcının alıcı lehine fazla tartmasını tavsiye eden âlimler de
bulunmaktadır. Dürüstlüğü, insanın öncelikle...
Published 05/06/24
Yahya Kemal diyor ki; Türkler yalnız mekânı değil, zamanı da fethetmesini bilen bir millettir. Nitekim Rumeli’yi
alıyorlar, biz burada yedi asır oturacağız diyorlar ve
oturuyorlar. Mısır’da dört yüz sene kalacağız diyorlar
ve kalıyorlar. Halbuki zamanı fethedemeyenler, gittikleri
yerde pâyidâr olamıyorlar. İskender’in cihangirliği ancak
yaşadığı sürece devam etti, sonra yıkıldı. O halde bunun
sebebi nedir? Sebebi şudur: Türkler gittikleri yere kendi medeniyetlerinin ve kültürlerinin en...
Published 05/05/24
Âlimlerden biri (r.âleyh) şöyle demiştir: Sekiz şeyi
yapmaktan âciz olan, diğer sekiz şeyi yaparak yapamadıklarının sevâbına kavuşsun.
1. Gece namazı sevâbına kavuşmak isteyip de uyanamayan, gündüz Allâhü Teâlâ’ya isyân etmesin.
2. Nafile oruç sevâbına kavuşmak isteyip de tutamayan, dilini boş sözden muhâfaza etsin.
3. Âlimlerin fazîletine erişmek isteyen tefekkür etsin.
4. Mücâhid ve gazilerin üstünlüğünü irâde eden,
evinde oturup şeytân ile mücâhede etsin.
5. Hac etmek isteyip de yapamayan,...
Published 05/04/24
Mâlik (r.âleyh) anlatıyor: “Fakirler, Resûlullah (s.a.v.)’a bir
elçi gönderdiler. Elçi geldi, şöyle dedi: “Yâ Resûlallah! Ben
fakirlerin sana yolladığı elçiyim.” Dedi ki: “Sana ve yanlarından geldiğin kimselere merhaba. Sen, Allâh (c.c.)’un
sevdiği kimselerin yanından geliyorsun.” O zât dedi ki: Yâ
Resûlallah, fakirler şöyle diyorlar: “Zenginler bütün hayrı topladılar. Onlar hacca gidiyorlar. Bizim hacca gitmeye gücümüz
yetmiyor. Onlar sadaka veriyorlar. Bizim sadaka vermeye gücümüz yetmiyor....
Published 05/03/24
Fâtiha’da sanki şöyle deniliyor: “Ya Rabbî! Sadece
Sana ibadet ediyoruz. Çünkü sen Allâhsın. Sadece Senden yardım taleb ediyoruz. Çünkü Sen Rabb’sın. Bizi
dosdoğru yola hidayet et, çünkü Sen Rahmân’sın. Bize
istikâmeti rızık olarak ver, çünkü Sen Rahimsin. Bize nimet ve kerem yağmurlarını indir, çünkü Sen din gününün
mâlikisin.”
Hz. Peygamber (s.a.v.): “İslâm beş esas üzerine
bina edilmiştir: Allâh’tan başka ilâh olmadığına ve
Muhammed’in Allâh’ın Resûlü olduğuna şehadet
etmek; namazı...
Published 05/02/24
Helâl kazanç ve meşru yollarla ulaşılan rızık, Müslüman’ın
şiarıdır. Allah rızası gözetilmeyen, helâl-haram ayrımı
yapılmayan, aldatma ve haksızlık içeren her türlü iş ve ticaretin
İslâm’da yeri yoktur.
İslam’da her alanda olduğu gibi çalışma hayatında da bir ahlak
vardır. İslam’a göre işçi ve işverenin uyması gereken ahlaki
sorumluluklar şunlardır:
İşçinin Görevleri
- İşini güzel yapmalıdır. Rasulullah (sav) bu konuda şöyle
buyurur: “Kul bir iş yaptığı zaman, Allah kulun, işini iyi ve
sağlam...
Published 05/01/24
Osmanlıların Haremeyn-i Şerifeyn ve ahalisine verdiği hizmet saymakla bitmez.
Osmanlı’nın Haremeyn ahalisine verdiği önemin en
açık örneklerinden biri “Surre Alayları” yoluyla yapılan
yardımlardır. Bu ayni ve nakdi yardımı düzenli ve devamlı olarak sadece Osmanlı sultanları gerçekleştirmiştir.
II. Selim Hân, Harem-i Şerif duvarına bitişik bir ev satın alıp, yıllık 120 altın sikkeye kiraya vermişti. Bu para
ile devlet ve saltanatının devamı ve bekâsı için Sure-i
Fetih okunmak üzere testilerle...
Published 04/30/24
Resûlullâh (s.a.v.) şöyle buyurdu. “Dört özellik ancak iman sahibinde bulunur. Birincisi: Susmak, çünkü o ibâdetin başıdır. İkincisi: Tevâzudur. Üçüncüsü:
Allâh’ı zikretmek. Dördüncüsü: Şer yanı az olmak.”
Hakîm zâtlardan biri şöyle anlattı. “Altı şey var ki, câhil
onlarla tanınır.
1.Her şeye öfkelenmek, gazâplanmak. Yâni cahil; insana kızar, hayvana kızar, hattâ sevmediği cinsten karşısına ne çıkarsa kızar. Bu davranış ise cahillik
alâmetlerindendir.
2. Faydası olmayan söz söylemek. Akıllı...
Published 04/29/24
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz’in bizlere olan emir
ve vasiyetlerinden biri, peşinde koşmaksızın, hediyeleri kabullenip reddetmememiz hakkındadır. Çünkü bu rızk bizlerin cehdi ve gayreti olmadan gelmiştir.
Hâkk Teâlâ kitabında, “Her kim Allâh’tan sakınırsa, Allâh kendisine bir çıkış yeri ihsan eder.
Onu hatır ve hayâline gelmeyecek bir cihetten de
rızıklandırır” (Talâk s. 3) buyurmaktadır.
Hâkk Teâlâ kullarına ancak, verdiği helâl rızk ile
minnette bulunur. Ebu’l-Hasan eş-Şâzilî...
Published 04/28/24
Farklı vücut ve ruh yapılarıyla kadın ve erkek evlilikte bir
bütünlük oluştururlar. Bu farklılıkların görev paylaşımında
göz önüne alınması tabidir. Günümüzde kadının statüsü
gittikçe değişmekte, daha çok aktif olmakta, çalışmaya yönelmekte ve adeta erkeksi rollere bürünmektedir. Kadını erkekten ayıran ruhi farklar bu şekilde törpülenmekte, kadın
da anneliğe mahsus hisler açısından fakir ve bencil olmaktadır. Böylece evde kadının hakim olduğu “anne tipi aile”ler
gittikçe artmaktadır.
Halbuki...
Published 04/27/24
Tadil-i erkân; namazdaki herbir rüknün hakkını vermek,
acele bir şekilde namaz kılmamak, namazda huşûyu yakalamak için zihni meşgul edecek şeylerden kaçınıp “namaz
hırsızlığı” yapmamaktır. Hz. Peygamber (s.a.v.)’in “Öyle namaz kılanlar var ki kıldıkları namazlarda hayır yoktur.”
(Aclunî) uyarısı, namazın hakkını vermeyen ve neticesinde
de ahlaki değişime uğramayanlar içindir. Namazın oluşturacağı ahlakî değişimle ilgili Hz. Peygamber (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İnsanın kılmış olduğu namazı...
Published 04/26/24
En eski dönemlerden günümüze kadar, gerek koruyucu
hekimlikte gerekse bazı hastalıkların tedavisinde hacamat
usulü geçerliliğini sürdürmüştür. Hacamatın en faydalı olduğu mevsimi sevgili Peygamberimiz (s.a.v.) bize; kiraz
yemeden evvel yani yaz başlangıcı, olarak bildirmiştir. Gün
olarak da arabî ayların 15-17-19-21-23’den itibaren ay sonuna kadar olan günleri tavsiye etmişlerdir. Hacamat için
en uygun gün Pazartesi günüdür.
Vakit olarak sabah erken hacamat yapılabildiği gibi,
öğlen veya daha...
Published 04/25/24
Müslümanlardan bir kısmı “İslâm dini akıl ve mantık
dinidir” diyerek, aklı ve düşünceyi kendilerine din ve yol
gösterici olarak kabul etmişlerdir. Bunlardan bir kısmı da
dinin birçok vecibelerini yerine getirdikleri halde ilim zannettikleri, oysa ki hayalden öteye gitmeyen ilimleri, noksan
bilgileri ve maddeci akıllarıyla, başta müçtehid imâmları,
selef ve halef ulemasını beğenmemekte ve onları taklid
etmeyi büyük bir eksiklik saymaktadırlar. Bunlar, salih selefin kitaplarını okumaktan ve...
Published 04/24/24
Ashâb-ı Kirâm (r.a.)’den Ukbe bin Âmir (r.a.) şöyle
dedi: “Resûlullah (s.a.v.)’i şöyle buyururken dinledim:
“Kimin üç kızı bulunur da, onların yetişmesindeki zorluklara sabreder, elindeki imkânlarla onları
giydirip kuşatırsa, bu çocuklar onunla cehennem
ateşi arasına perde olurlar.”
Câbir ibni Abdillâh (r.a.), kendisini dinleyenlere,
Resûlullah (s.a.v.)’in şöyle buyurduğunu söyledi: “Üç
kızı olan, onları koruyup gözeten, ihtiyaçlarını temin eden ve onlara şefkâtli davranan kimse mutlaka...
Published 04/23/24
Îkâz: Şifâ Âyetleri, bir def‘ada hepsi okunmak üzere
sabah ve akşam yedişer def‘a okunacaktır. Hastalığın şiddetine göre sayı artırılabilir.
Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm
Ve yeşfi sudûra gavmin Mü’mînîn. (Tevbe s. 14)
Ve şifâun li-mâ fî’s-sudûr. (Yûnus s. 57)
Yahrucu min butûnihâ şarâbun muhtelifun elvênuhu
fîhi şifâun li’n-nâs. (Nahl s. 69)
Ve nünezzilü mine’l-kur’âni mâ hüve şifâun ve rahmetün li’l-Mü’mînîn. (İsrâ s. 82)
Ve izâ meridtü fe-hüve yeşfîn. (Şuarâ s. 80)
Gul hüve li’llezîne...
Published 04/22/24
Allâhü Teâlâ’nın veli kullarının gösterdikleri kerâmet
haktır ve doğrudur. Kerâmetin var olduğuna inanmak dini
akidelerimizdendir. Kerâmet belli bir ruh disiplini altında
yapılan riyâzet ve dini ölçülere uygun âmel etmek neticesinde zuhur eden harika bir haldir. Bu hal, ne mucizedir
ve ne de sihirdir. Ruhun ve kalbin maddi bağlardan tamamen kurtularak arınmasıyla tezahür eden bir olaydır. Allâh
(c.c.)’a ihlâsla ibâdet ve itaat eden veli kulların gösterdikleri harikulade şeyler de, mucize gibi...
Published 04/21/24
İbâdetler iki kısımdır.
1. Doğrudan maksut olan ibâdetler.
2. Doğrudan maksut olmayıp maksuda vasıta olan
ibâdetler.
Birinci kısım da niyet, ibâdetin sevâbının şartı olduğu gibi
sıhhatinin de şartıdır. İkinci kısımda ise niyet, sadece sevâp
kazândırmasının şartıdır. Sıhhatinin şartı değildir.
Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Âmeller(in sevâbı)
niyetlerine göredir...” (Buhârî) Bu hadis-i şerifi açıklayan
Hanefî âlimlerinin beyânına göre; âmellerin sıhhati için niyet
şart değildir. Belki...
Published 04/20/24
Bir gün Nebi (s.a.v.) Efendimiz’e bedevi Araplar geldiler ve kavimlerinin müslüman olmak istediğini söylerek Kur’an muallimi talep ettiler. Resûlullâh (s.a.v.)
de sahabenin ileri gelenlerinden yedi kişiyi gönderdi.
O hain bedeviler Medine’den uzaklaştıktan sonra o
yedi müslümandan beş tanesini katlettiler, diğer ikisini
ise esir aldılar. Esir alınanlardan bir tanesi Zeyd bin
Desise (r.a.), diğeri de Hubeyb Bin Adiy (r.a.) idi. Bu
iki esiri götürüp müşriklere ile sattılar. Satın alanlar bu
iki...
Published 04/19/24
Ebû Hanîfe (r.a.) tâbiîlerinin çokluğu ve mezhebinin
dünyanın dört bir tarafına yayılmasıyla diğer imâmlardan
ayrılır. Dünyanın yarısı, hatta üçte ikisi ona tâbi olmuştur.
Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi, tedvin (toplayıp kitap haline
getirme) açısından da mezheblerin ilkidir.
İmâm-ı Şa‘ranî (r.âleyh), el-Mizan isimli eserinde şöyle der: “Ebû Hanîfe (r.a.)’in mezhebi, mezheblerin içinde
ilk tedvin edilen ve bazı keşif ehli kimselerin ifâde ettiği
üzere en son yok olacak olan mezhebdir. Allâhü...
Published 04/18/24
Allâhü Teâlâ buyurdu. “Yeryüzünde kibr ü azametle
yürüme. Çünkü ne kadar bassan da arzı cidden
yaramazsın, boyca da asla dağlara eremezsin.” (İsra s. 37)
Resûl-i Ekrem (s.a.v.) buyurdu: “Üç kimse var ki, Allâh
(c.c.) kıyâmet gününde onlara konuşmaz, onlara nazar
buyurmaz, onları temize çıkarmaz. Onlar için cehennem
kesindir. 1. Elbisesini sürüyen, 2. Yaptığı iyiliği başa kakan, 3. Yalan yeminle metaını sürümlendiren.”
Bir hadîste de şöyle buyurulmuştur. “Geçmiş zamanda
bir adam kendine gurur...
Published 04/17/24
Peygamber (s.a.v.) Efendimiz döneminde kadınların
mescide gelip namâz kıldıklarına dair rivayetlerin bulunduğu bir hakikâttir. Ancak, sahabe kadınlarının tesettüre
ve mahremiyete ne denli uyduklarını, hangi kıyafetlerle
cemaate iştirâk ettiklerini de belirtmek gerekir.
O dönemde sabah namâzı gecenin karanlığında kılınır
ve kadınlar bu karanlık içinde tanınmazdı. (Buhari) Ayrıca
Peygamberimiz (s.a.v.), kadınların dağılması için sahabesiyle bekler, daha sonra kalkar ve dağılırlardı....
Published 04/16/24
Ebû Nuaym (r.a.) şöyle rivayet eder: “Ben, Amine’nin
vefâtı ile neticelenen hastalığa yakalandığı zaman, onu
gördüm. Amine, büyük bir üzüntü ve hasretiyle oğlu
Muhammed (s.a.v.)’in yüzüne baktı ve sonra şunları
söyledi:
“Ey oğlum! Allâh (c.c.) seni mübarek kılsın! Sen ki,
çok nimetler ihsan edici Allâh (c.c.)’un yardımı ile ve adına yüz deve kesilerek kurtulmuş bir babanın evladısın!
Baban Abdullah’a çıkmıştı kurâ da, yerine bu yüz deve
fedâ edilmişti. Oğlum, eğer rüyâda gördüğüm...
Published 04/15/24
Oruç keffaretini yerine getirmek sırası ile üç şeyden
birisiyle olur. Şöyle ki; bunlardan birincisine gücü yettiği
takdirde ikinci veya üçüncü ile bunun edâsı caiz olmadığı
gibi, ikinciye gücü yettiği takdirde de üçüncü ile edâsı caiz
olmaz. Sırasıyla bunlar:
1. Bir köle azat etmek 2. İki kameri ay art arda oruç
tutmak 3. Altmış fakiri sabah-akşam yedirmek
Hadisi Şerif’te Peygamber (s.a.v.) Efendimiz ile bir
Arabî arasında şu konuşma geçer: “Azat edeceğin bir
köle bulabilir misin?” “Hayır”...
Published 04/14/24
Ebû Hüreyre (r.a.)’den rivâyete göre Hz. Peygamber
(s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “İki büyük ordu birbiri ile savaşmadıkça kıyâmet kopmayacaktır. Bunların her ikisi
de aynı davayı ileri sürdüğü halde, aralarında büyük bir
savaş olacaktır. Yine kıyâmet öncesinde otuza yakın yalancı deccaller türeyecek, bunların hepsi Allâh (c.c.)’un
peygamberi olduklarını iddia edecekler. İlim yok olacak,
insanlar yüksek binalar yapmak yarışında bulunacaklar.”
Abdullah (r.a.)’den rivâyete göre Resûlullâh (s.a.v.)...
Published 04/13/24