Episodes
Düşünen
Kitaplar 2. Bölüm:
*Jean
Baudrillard, Simulakrlar ve Simulasyon, Doğu Batı Yayınları
*Ulus
Baker, Beyin Ekran, Birikim Yayınları
*Ortega
y Gasset, İnsan ve Herkes, Metis Yayınları
*Byung
Chul Han, Şiddetin Topolojisi, Metis Yayınları
*Soren
Kierkegaard, Ölümcül Hastalık Umutsuzluk, Doğu Batı Yayınları
Published 04/16/23
Düşünen
Kitaplar 1. Bölüm:
*E. F. Schumacher, Aklı Karışıklar İçin Kılavuz, çev. Mustafa Özel, Küre Yayınları
*İsmet Özel, Waldo Sen Neden Burada Değilsin?, Tiyo Yayınları
*F. Nietzsche, Putların Alacakaranlığında (Twilight of the İdols)
*Byung Chul Han, Zamanın Kokusu ve Bulunma Sanatı (Duft der Zeit), Metis Yayınları
*Kojin Karatani, İznomi ve Felsefenin Kökenleri, Metis Yayınları
Published 04/08/23
Latince
Art/Ars düzenlemek demektir. Almanca’da Kunst. İngilizce’deki ilk
kullanımı 13.yye kadar götürebiliyoruz. En ilgi çekici manası herhangi bir
uzmanlaşmaya gereksinim duymadan yaygın bir kanaatle yetenek olarak
kullanılmasıdır.
Ar
kök olarak düzenleme demek. Grekçe’de artios kurmak manasına gelir. Arete de
erdemdir. Harmonia kelimesi falan buraya dayanır. Artificium suni demek zaten.
Kurgulanmış bir şey. Almanca’daki kunst ayrı bir dünya zaten. Güç bildirir
kunst.
Published 03/26/23
Eserin ismi bizim gibi insanlarda biraz itici dursa da okunduğunda görülecektir ki Fülberth manalı bir metin ortaya çıkarmıştır. Günümüzde bir şeyin “kısa” serlevha ile başlatılması çok revaçtadır. Orijinaline bakarsak eserin esas ismi Kleine Geshichte des kapitalismus yani Kapitalizmin Küçük Bir Tarihi olmalı. Bunu da pazarlamada kolaylık olarak görebiliriz. Ama bizler kendimizi tanımlamaya müsaade etmediğimiz sürece postmodern ayak oyunlarından da sıyrılmış olacağız. Kapitalizmin kısa bir...
Published 02/13/23
--What does not kill me makes me stronger. Bizi yaşatmaya devam eden şeyler bize hiçbir katkısı olmayan şeyler de olabilir. Lakin insan güçlükler karşısında ayakta kaldığı sürece dayanıklılık kazanır.
--Yaptıklarınızdan korkmayın. Onları inkâr etmek vicdan azabı doğurur. Vicdan azabı insanı tüketir. Geçmişte kalmaya geleceğe şüpheyle bakmaya neden olur. Bunların ağırlığıyla yaşayanlar şimdinin geçip gitmekte olduğuna seyirci kalır. Bu ise Nietzsche felsefesi açısından köle ahlakıdır.
Published 01/14/23
Yaratma Cesareti, Paul Tillich’in Olmak Cesareti kitabıyla birlikte okunması gereken kitaplardandır. Çünkü Rollo May’e göre olmakla iş bitmiyor. İnsan aynı zamanda kendisini inşa etmeli. İki isim birbiriyle yakın arkadaştır aynı zamanda. Kendisinde olmak cesaretini edinenler kendisinde yaratma cesaretini de bulur. Biz iki kitabı da Nietzsche felsefesi üzerinden okuyor ve görüyoruz. İki kitabın da anlattığı özel insan superman dediğimiz üst insan niteliklerine uyuyor. Yalnız bu insanın üst...
Published 11/27/22
…Ya insan daima çok yönlü bir bağımlılık içinde yaşıyorsa lakin kendisini özgür sanıyor, zincirin baskını uzun bir alışkanlık sonucu artık hissetmiyorsa? Yalnızca yeni zincirlerden rahatsız olur ancak… Gezgin ve Gölgesi, Yeni Zincirleri Hissetmemek
Published 11/05/22
Çağımızda özgür olmak paket halindeki kölelikleri satın almaktır. Nietzsche’nin dediği üzere insan uyurgezerliğini bilhassa çağımız için salt psikolojik nedenlerle açıklayamayız. Batı medeniyeti dediğimiz karmaşık yapı diyalektiği bir silah olarak kullandı. Nietzsche’ye göre bu ayaktakımının intikam şeklidir. Teşhirci olanın, kurnazın ve özünde çaresizliğin bir işaretidir bu. Nietzsche eserinde bir çözümden çok uyanıkken tekrar uyanmayı teklif ediyor. Başka bir açıdan “toparlanın gitmiyoruz”...
Published 10/08/22
Henry David, ABD’nin Maksika’ya karşı yürüttüğü emperyalist savaş sırasında konan nüfus başına vergiyi, “ödediği dolar bir adam öldürmek üzere, başka bir adam veya tüfek satın almaya yaramasın” gerekçesiyle bir gece hapiste yatmıştı. Kendisinden on dört yaş büyük olan ve birçok özgürlükçü düşünceyi kendisiyle paylaşan Ralph Waldo Emerson, telaşla arkadaşını görmek üzere onun hücresine girdiğinde aralarında geçen konuşma ilginçtir:
“Henry neden buradasın?/ Henry David buna karşılık şöyle der:...
Published 09/15/22
Devrim ve ihtilal kavramları arasındaki ilişkiyi şu an için bahis konusu etmeyerek, devrim kelimesini kullanmayı tercih ediyoruz. Bunun nedeni gerek devrimde gerekse devlet kelimesinde hep bir dönme ukdesi görüldüğü için. İnsan topluluklarını devrime iten güç devletin bir şekilde öfke ve şiddete dayalı olması ve özgürlüğün adından sıkça bahsetmesine karşın aslında insani özgürlükle hemen hemen hiç ilgilenmemiş olmasındandır. Yani devlet ilhamını özgürlükten almaz. Sürüden alır. Özgürlüğü, bir...
Published 08/24/22
Varolma cesareti nedir? (What is Courage to be?) Bu kısacası imanla bir aklanmadır. Kişinin kabul görmemesine rağmen kendisini kabul görmüş olarak kabul etmesi cesaretidir. Cesaret ahlaki bir şeydir. Ahlak ise etik alana hapsedilemez. Ahlak yani yaratılış toplumsal manadaki moral durumla karıştırılmamalıdır. Toplumsal değil ferdi bir şeyden bahsediyoruz. Cesaret manevi bir durumdur. İnsanın aslında şahsiyetini kazanma çabasına cesaret diyebiliriz. Ahlak (hulukin azim) durumuyla şahsiyeti...
Published 07/04/22
Grekçesi philosophia yani love of wisdom, understood as the study and knowledge of things their causes diyebiliriz. Nedenler üzerine çalışma ve şeylerin bilgisidir. İlimlerin ilmidir. Dikkat edelim felsefe bilgelik değildir. Bilim hiç değildir. Bunların sevgiyle ve iştahla aranmasıdır. Bir şeyi sevgiyle yapan onun yolunda ölmeyi de göze alır. Felsefeyle salt din ve bilimi anlamamak lazım. Bir dağın tepesine yerleşen asketiği de anlamamak lazımdır.
Üniversite gibi formal kurumlarda felsefe üç...
Published 06/24/22
“Bin yıllık labirentten (Jahrtausenden des Labyrinths) çıkış yolunu başka kim bulabildi, kim keşfedebildi ki? Muhtemelen, “modern insan” mı? (Der moderne Mensch etwa?) Elbette ki Hayır! Çünkü modern insan, “nereye yöneleceğimi bilemiyorum; “nereye doğru yol alması gerektiğini bilemeyen bir her şeyim ben” diye iç geçiriyor.”( Friedrich W. Nietzsche, Deccal Sahte İsa, çev. Yusuf Kaplan, İstanbul 2017 (Almancası, Friedrich Wilhelm Nietzsche, Der Antichirst, 1895)
“Ne Godiva geçer yoldan, ne bir...
Published 06/13/22
Jose Ortage y Gasset “Yaşamak çaresiz bir ortamın tutsağı olmaktır” demişti. Byung Chul Han aslında olumlanan şiddetle özgürlüğümüzün bir yanılsama olduğunu açıklıyor kitabında. Şiddetin topolojisi, arkaik toplumlardan modern toplumlara kadar şiddetin olumsuz ve açıktan yapılışını saklı olana ve olumlu olana doğru nasıl seyrettiğini inceliyor.
Biz elbette burada kitaplar üzerine konuşurken her zaman onları düşünce serüvenimize bir vesile sayarak konuşmaya çalışıyoruz.
Published 05/28/22
Hakikati görebilmek için gözün kurban edilmesi gerekir. Bir filmde önemli olan görülmeyeni görmektir. Bunun için çerçevenin dışına taşan bir bilinç gerekir. Eğer sinemanın bir felsefesi varsa bize söylediği şeyler devasa bir dağın arkasında durur. Görünmeyen üzerine kafa yorarsak zorlanacağız lakin bir şeylere vakıf olabileceğiz. Christian Metz’in dediği gibi, “Bir filmi açıklamak zordur, zira onu anlamak kolaydır.” Haddini aşan ışık kör ederken; karanlık zulüm doğurur. Şimdi her şey nasıl...
Published 05/23/22
Antropoloji İngilizce’de 16. Yüzyıla ait bir kelimedir. Kelime haliyle Grekçe. İnsanbilim ya da beşeriyat diyebiliriz. Aslında kelime jeneolojiyle de ilgilidir. Yani bir bakıma soy,sop ve neseple.
İnsan ve özellikle de onun söylemi üzerine çalışır. Psikolojiyle bağlantısı yadsınamaz bir hakikattir. Meseleyi Aristoteles’e kadar sarabiliriz.
Antrolopoloji bir senasation olarak yani bir hissiyat olarak görülebilir. Lakin kavramın iki yönü vardır. İlki human body dediğimiz fizyolojik; diğeri...
Published 05/09/22
Huizinga[1]oyunun insanın en ciddi özelliklerinden olduğunu söylemişti. Arapça’da “leibe” salya ve tükürük anlamına gelen oyun kelimesi daha çok sahih olmayan ile ilgilidir. Maksadı sahih olmayan iştir. Yoksa devasa bir kültür meydana getirmek mümkün olmazdı. Kültür bir oyundur. Muhteviyatını oyunla güçlendirir. Latince formu “ludus” ki Huizinga’nın kitabında Mehmet Ali Kılıçbay “ludique” kelimesini oyunsal diye karşılamıştır. Oyun, kurgu (fiction) olduğu için sahih değildir; insanı bir...
Published 04/28/22
Minima Moralia, Adorno’nun baş yapıtı sayılır. Kitap 1951’de yayınlanmıştır. Adorno burada yaşamı bütün veçheleriyle ele almaya çalışır. Kitabın birçok penceresi vardır. Okunması ve hazmedilmesi için teşriki mesai harcanmalıdır. Adorno kitaba aslında net bir Hegel eleştirisiyle başlar. Tarihsel hareketliliğin, bugünkü evresinde karşı koyamadığımız nesnelliğinden öznenin çözülmesine yol açtığı böylece bizler eskiye haslet duyarak ona bir bakıma mahkûm yaşarız diye vurgular. Bu özne hala kendi...
Published 04/13/22
“Bir çelik üzerine kazırcasına, bin yılın iradesine nakşetmeniz, sizin için büyük bir neşe kaynağı olmalıdır: Çelikten daha zorlu; çelikten daha asil, en zor ve zorlu olanı seçer! Ey kardeşlerim! Önünüze koyduğum, bu yeni yasadır: Zoru, zor olanı seçmelisiniz!”
Friedrich W. Nietzsche, Putların Alacakaranlığında, çev. Yusuf Kaplan, İstanbul 2015 (Alıntı, Almancası, “Der Hammer redet” bölümünde bulunan yani “Çekiç konuşuyor” bölümünde, eserin son kısmındaki Also sprach Zarathustra. 3, 90.’dan...
Published 04/06/22
Marx’ın Kapital’de güzel bir toplum insan izahı vardı: onunla bitirelim. İnsan dünyaya elinde bir aynayla “Ben, ben olanım” (Yahveyi de düşünmek lazım bu kısımda. Çünkü Yahudiler’in Tanrısı kendisini böyle tanımlıyor ki çok müspet buluyorum ben bunu.) Fichteci bir filozof olarak gelmediği için, kendisini öncelikle başkasında görür. Yani başkalarının aşkıyla başlar hayatımız. Ali’nin kendi benliğini tanıması ancak kendisini kendi benzeri olan Veli ile karşılaştırmasıyla mümkündür. Böylece Ali...
Published 03/31/22
Sanatçı ruh ve zihnin tekleşmesi sayesinde maneviyata ulaşır. Bu Nietzsche’nin “Karşı devrim sanattır.” Sözündeki derin hissiyatı yüksek ama az sayıdaki sanat ve sanatçıya yönelik tutkulu arayıştır. Manevi dünyanın en büyük düşmanı sadece maddiyatın ön plana geçtiği, zihni ve ruhi dünyanın böylece yok edildiği mecradır. Musa dağdan inmiş ve altın buzağının etrafındaki şöleni görmüştür. Lakin o yine de bilgeliği getirmede ve temsiliyetinde kararlı olmuştur. Onun sesinin sanatçı tarafından...
Published 03/17/22
Diyalektik kelimesi için eytişmek kelimesini kullandıkları vakidir. Özellikle Orhan Hançerlioğlu sözlüğünde durum bu. İngilizce’de ilk görünüm aşağı yukarı XIV. Yüzyıl gibi duruyor. O zaman elbette bu kavram logic ile karşılanıyordu. İlk manası tartışma sanatıdır. Hakikatin tartışma yoluyla aranmasıdır. Yalnız Avrupa Medeniyeti’nin bu kelimeyi bir silah olarak kullandığını unutmamak lazım. Özellikle Batı Felsefe Tarihi Sokrates ile birlikte retorik sahasını doldurarak diğer medeniyetleri...
Published 03/08/22
Hiçbir şeyi o şey iyi olduğu için elde etmeye çabalamaz, istemez, aramaz ve arzulamayız; tam tersine bir şeyi istediğimizde arzuladığımızda ona iyi deriz. Bu dünyayı aşan beynelmilel bir iyilik yoktur. İyilik, bu dünyaya içkin tarzların bir aracı olmanın dışında bir şey değildir. Yani bir şekilde ahlaki görelilik söz konusudur. Spinoza’yı anlamak için teneffüs ettiği çağı anlamak icap eder. Ama biz şu durumda conatus ilkesi ile yetineceğiz.
Published 02/20/22
Sinemanın işlevi ister öyküsel olsun isterse deneysel dünyayı inancı restore etmektir. Lakin bu kesinlikle dünyevileşme değildir. Özellikle iki dünya savaşından sonra bu dünyaya inancı kalmayan insanın yaralarını iyileştirici bir tavrı vardır sinemanın. Deleuze’nin dünyaya olan inançsızlık meselesi özellikle sinemada birbirinden kopuk insan ilişkileri ve eylemlerine yansımıştır. Bu aslında yerini bir şekilde Marx’tan beri süregelen haliyle, Camus ya da Sartre gibi düşünürlerin etkisinde...
Published 02/12/22
Video kaydı hatta görsellik hakikat değildir. Hakikate kapılar açan filmler vardır. Lakin bir şekilde film mantığı zihni biçimlendireceği için biraz da Baudrillard’dan yola çıkarsak bir simulakr etkisi oluşturacaktır. Bu artık postmodernizmin sanal gerçeklik çıktısı olmuştur. Bu mecra bize konformizm ve atalet teklif eder. Yine de her daim sinemayı bir imkân çıktısı görmeyi tercih etmek gerekir. Şöyle düşünelim o kadar teknolojik film yapılmasına rağmen neden 50’li ya da 60’lı yıllarda...
Published 02/03/22